Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

OKUL REDDİ

Çocuğunuz okulu neden reddediyor?

           Yaşamın ilk döneminden bu yana aslında çocuk bir çok kez anneden veya bakım veren kişiden ayrılığı deneyimlemiştir. (Sütten kesilme memeyi bırakma vb.) ancak ilk büyük ayrılık okul yaşına geldiğinde başlar. Çocuk okul dönemiyle beraber gününün büyük bölümünü okulda geçirir. Ve orada onu koruyan kollayan ihtiyaçlarını karşılayan sığınağı annesi veya bakıcısı yoktur. Dolayısıyla yoğun korku-kaygı hissedebilir ve kaçınma davranışı sergileyebilir. Çocuğun okula psikolojik olarak önceden hazırlanması ailenin bunu çocuğa aktarma şekli ve tüm önceki yaşamındaki deneyimleri çocuğun sergilediği davranışlar üzerinde etkisi olan faktörlerdir.

          Okul reddi anne babaya veya kendine kötü bir şey olacağı korkusuyla onlardan ayrılmak istememe davranışı ile karakterize ve okul hayatının herhangi bir döneminde ortaya çıkabilmektedir. Bu herhangi bir tanı olmamakla beraber bir ruhsal bozukluğun belirtisi olabilir. Okul reddi ile okuldan kaçma çoğu zaman aynı şeyler gibi algılansa da birbirinden farklı iki sorundur. Okul reddinin altındaki yapıyı genellikle duygusal bir temele dayandırabiliriz. Kaçma eylemi genellikle ebeveynlerden gizlenir ve bu giz çocukta haz yaratır ancak okul reddi aleni bir şekilde ebeveyne hissettirilir gerek ebeveynler için gerekse okuldaki öğretmen için zorlayıcı bir durumdur. Okul reddi ciddi bir sorun olmakla beraber altında yatan nedenleri iyi irdelemek gerekir. İlk çocukluk dönemindeki bağlanma stili ile ailenin patolojisinin önemli rolü olan başlıca etkenler olduğunu düşünmekteyim. Anne ile güvensiz bağlanma stili gerçekleştiren çocuklar anneden ayrılmada okula gitmede sorunlar yaşayabilirler burada dikkat edilmesi gereken bir şey de annenin tutum ve davranışlarıdır. Hem süregelen tutum ve davranışları hem sorun ortaya çıktığında devam eden tutum ve davranışları. Anne de çocuktan ayrılmak istemiyor olabilir, kaygılı ve korumacı bir yapıya sahip olabilir ve istemeden de olsa bazı davranışları ile sorun yaşayan çocuğunu pekiştirmiş olabilir. Örneğin sabah okul vakti geldiğinde aşırı kaygılı anne çocuğun kaygısını da arttırabilir, somatik (bedensel yakınmalar baş, karın ağrısı, mide bulantısı vb.)belirtiler gösterdiğinde aşırı tepki verebilir, bir an olsun okuldan ayrılmadan çocuğunu bekleyebilir bu tip durumlar zaten kaygılı olan çocuğun hem davranışını pekiştirir hem de kaygısını arttırır. Çocuk bu sorunu sonraki dönemlerde de ortaya çıkarabilir önemli yaşam olayları, kayıplar ,travma, örselenme, boşanma, okul değişimi, olumsuz öğretmen ilişkisi gibi durumlar sonrası çocuk okulu reddedebilir. Çocukların bir takım yetersizlikleri de o ortamdan uzaklaşmak ve kaygı yaratan durumdan kaçma isteğine sebep olabilir. (öğrenme güçlüğü , dil konuşma becerilerinde güçlük vb.)

              Yapılan araştırmalar da anne ve çocuktaki ruhsal sorunlar arasında güçlü bir ilişki olduğundan bahsetmektedir. Okul reddinin aile yapısı ise hem karışık hem çatışmalı karışık aile yapısı olarak tanımlanmış. Katı ,olumsuz, baskıcı, eleştirel , çocuğa özerklik hakkı tanımayan ailelerde sadece bu sorunla değil pek çok başka sorunlarla karşılaşmakta mümkün. Annenin mizacı ile çocuğun sorun davranışları arasında ilişki bizleri aileyi iyi irdelememiz gerektiği sonucuna götürüyor. Anne babada da herhangi bir patoloji var ise gerekirse onlarda ayrıca terapiye yönlendirilmelidirler. Bunun yanı sıra terapist zaten hem çocuk hem aile hem de okul personeli ile koordineli bir çalışma yürütmelidir. Ebeveyn ve öğretmen iletişimi de en az ailenin çocuğu okula hazırlamış olması kadar önem teşkil etmektedir. Aileye ve öğretmene davranışçı öneriler işe yarayabilir. Ama asıl önemli olan çocuğun sorun davranışı ile çalışmaktır. Çocuğa düşünceleri hakkında farkındalık kazandırmak, bilişsel çarpıtmalarını belirlemek ve bunlarla baş etme stratejilerini öğretmek gerekir.

Çoğu insan için eğitim, çocuğun toplumdaki tipik yetişkine benzemesi için uygulanan bir yöntemdir.

Jean Piaget