Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

ÖFKE NÖBETİ

Öfkenin sözlük anlamı; ‘engellenme, saldırıya uğrama, tehdit edilme, yoksun bırakılma, kısıtlanma vb. durumlarda hissedilen genellikle bu durumu ortaya çıkaran şeye ya da kişiye yönelik saldırgan davranışlarla sonuçlanabilen oldukça yoğun ve negatif bir duygudur.’

Öfke güçlü bir duygudur ve her yaşta ortaya çıkabilir. Bizler hayatlarımızın her döneminde mutlaka kontrolümüz dışında gelişen bir takım yaşantılar deneyimleriz bazen işler yolunda gitmeyebilir bazen engelleniriz bazen ise öfkemiz kendi potansiyelimize yöneliktir. Ancak öfke nöbeti genellikle küçük yaş grubu çocukların aşırı sinirlilik halini anlatmak için kullanılan bir terim gibidir. Genellikle 18 ay ile 3 yaşa kadar en şiddetli görüldüğü dönemler olarak kabul edilmektedir. 5-6 yaşlarına kadar görülmesi kabul edilmekle beraber sonrasında kendiliğinden kaybolması beklenir.

Peki çocuklar bu nöbet hallerinde neler yaparlar?

Sinirlendiklerinde tepinme, vurma, bağırma, fırlatma gibi tepkiler verebilen çocuklar fazlaca hırslandıklarında ise; bağırarak ağlama, kendini yerden yere atma, kaçıp gitme, kendine ve karşısındakine yönelik saldırgan davranışlar içerisinde olabilmektedirler. Çocuklar sadece istedikleri gerçekleşmediğinde, engellendiklerinde öfke nöbeti yaşamazlar aynı zamanda fazlaca korktuklarında ve şaşırdıklarında da benzer tepkiler verebilmektedirler. çocukların bu ve benzeri tepkileri hangi durum ve olaya verdikleri, ne sıklıkta ve süreyle devam ettirdikleri, sonrasında nasıl sakinleştikleri titizlikle takip edilmelidir. Çocuklar durup dururken öfke hissetmezler, öfke nöbeti de geçirmezler mutlaka bir etkileşim içerisinde olmaları gerekir. Hiç bir çocuk odasında kendi başına oynarken bir anda öfke nöbeti geçirmez en fazla oyuncaklarına veya kendine anlık bir şekilde sinirlenir. Dolayısıyla çocuklardaki öfke nöbetleri sadece tepki olmaktan ziyade etkileşim için kullandıkları bir araçtır. Genellikle ebeveynlerini çaresiz kılan, ne yapacaklarını şaşırtan…

Dikkat edilmesi gereken 2 husus;

Çocuğunuzun mizacını göz ardı etmeyin,

Kendi tutum ve davranışlarınızın farkında olun ve kendinizi sorgulayın

Neden bazı çocukların öfke anları daha makulken bazı çocuklarınki aşırı gürültülüdür? Neden çocuklar genellikle ebeveynlerini en olmayacak yer ve durumlarda zora sokarlar? Örneğin bir markette, ev ziyaretinde, binanın girişinde.. En gürültülü şekliyle bir öfke nöbeti sergilerler ki siz çaresiz kalın ve ona boyun eğin! Tam da bu noktada çocuğunuzu ve kendinizi iyi tanıyor olmak önem taşır çocuğunuz gerçekten içsel öfkesini bastıramıyor, kendini kontrol edemiyor mu? Yoksa her bu şekilde davrandığında siz ona boyun eğip susturmak ve ‘rezil olmamak’ adına onun isteklerine boyun mu eğiyorsunuz. Eğer birinci seçenekse uzman yardımına ihtiyacınız var demektir, eğer ikinci seçenekse davranışlarınızı gözden geçirip yeni bir eylem politikası gerçekleştirmeniz gerekiyor demektir. Gerçek bir öfke nöbeti sırasında çocuk tüm belli tepkilerin ötesinde kusabilir, morarabilir, nefes almakta güçlük çekebilir. Çocuklar biz yetişkinler gibi kontrolü sağlayamayabilirler ve kaybederler. Dolayısıyla bu iki durumu birbirinden ayırt edip hareket etmek ekstra önemli olmaktadır.

Duygularını ve tepkilerini kontrol edemeyebilirler, kendilerini bizler gibi açık şeçik ifade edemeyebilirler, olay veya durumlara ilişkin başa çıkma mekanizmaları henüz gelişmemiştir. Ki bu çoğu yetişkinin hala en temel sorunsallarından biridir!!!

Çocuğunuz bunu bilerek yapıyor olabilir, gerçekten içsel olarak kendini kontrol edemiyor olabilir, zor çocuk olabilir, eşlik eden başka bir sağlık problemi olabilir bunların ayrımını yapmak ve duruma uygun müdahalede bulunmak gereklidir. Her çocuk tek ve özeldir kendi özgü bir mizacı vardır ve birey olma yolunda deneyimleyeceği ve öğreneceği sonsuz şey..

  • İyi rol model olun. Çocuğunuzun yanında tartışmayın, öfkeli ve tahammülsüz olduğunuzda aynı ortamda bulunmamaya özen gösterin, anne-baba olarak tutarlı, kararlı, sabırlı ve uyumlu olmaya çalışın.
  • Çocuğunuzun duygularına eşlik edin. Onu anlamaya çalışın ve anladığınızı belli edin. Bir oyunda yenilmeye tahammülü yok ise sürekli yenmesini sağlamayın. Yenildiğinde ‘evet yenildin sinirlendin çok haklısın bende sinirlenirdim sonuçta elinden geleni yaptın istersen tekrar deneyebiliriz’ deyin. İstediği oyuncak alınmadığı için ağladığında onu susturmaya çalışmayın ‘ ağlıyorsun… üzüldün.. haklısın ancak bugün oyuncak almaya gelmediğimizi biliyorsun…sakinleştiğinde tekrar konuşabiliriz’.
  • Kısacası çocukları içinde bulundukları duygudan hemen çıkarmaya çalışmak yerine orada kalmalarına ve o duyguyu deneyimlemelerine izin verin. Böylece büyüdüğünde çoğu yetişkinin aksine duygularını ve düşüncelerini daha kolay ayırt edebilecektir.
  • Dünyayı keşfetmesine izin verin, bırakın düşsün, kırsın, döksün, kirlensin siz sadece yanında ona rehber olun.
  • Onu fark edin ilk karalamasını olağanüstü bir resimmişçesine beğenin, alkışlayın, yaptığı olumlu her davranışı pekiştirin bu olumsuz davranışları için uyarı almasından daha etkili olacaktır.
  • Çocuğunuzla inatlaşmayın onun yaşına inmeniz onunla inatlaşmanız demek değil, onun gibi düşünmeye çalışmaktır.
  • Anlamaz diye düşünmeyin, yaşına ve gelişimine uygun kısa ve net açıklamayı bıkmadan usanmadan yapın.
  • Anlaşma yolunu tercih edin, ona seçenekler sunun böylece kendi seçimlerinin sonuçlarına katlanmayı da öğrenecektir.
  • İstenmedik davranışlarında azarlamak yerine dikkatini başka yöne çekin ve uygun olanı siz davranışlarınızla gösterin.
  • Neşeli olun, şakalaşın, sabırlı olun, pozitif yanlara odaklanın! Bu tüm olumlu duyguları çocuğunuza yansıtmanın en kolay yoludur.

‘Çocuklar büyüklerini dinlemede asla iyi değildirler. Ama onların davranışlarını benimsemede ve taklit etmede kusursuzdurlar.’    James Baldwin