İstiflemek, düzgün bir biçimde üst üste yığmak, stoklamak olarak tanımlanmaktadır.
Ruhsal hastalık olarak istifleme bozukluğu ise; işe yaramayan, değeri olmayan her şeyi
biriktirmeye kadar gidebilmektedir. Biriktiricilik; kişinin gerçek değerine bakmaksızın sahip
olduklarını ihtiyaç gerekçesiyle elden çıkarmakta zorlanması durumudur. Eşyaların veya
nesnelerin yığınlar halinde istiflendiği hatta bu yığınlar sebebiyle evde yürüyecek yerin
kalmaması durumları görülebilir.
İstifleme yararsız görünen çok fazla sayıda eşyayı edinmek, onları atmakta zorlanmak ve bu
sebeple işlevsellikte önemli bozulmanın görüldüğü bir bozukluktur.İstislemenin sadece nesnelere
özgü olmadığı da bilinmektedir bazı biriktiriciler onlarca bazen yüzlerce hayvanı sağlığı tehdit
edici boyutta barındırabilmektedirler.
Biriktirme – istifleme; kişinin genellikle gereksinim duymadığı, maddi değeri düşük,
kullanılmayacak durumda olan nesne ya da eşyaların saklanması olarak tanımlanmaktadır. Bu
durum ‘sillogomani’ olarak da tanımlanmaktadır.Kompulsif istifleme terimi; insanlardaki aşırı
toplama davranışını tanımlamak için kullanılmıştır. Kompulsif terimi ile kastedilen aşırı, dürtüsel
ve patolojik bir istiflemedir. Ayrıca birincil istifleme davranışını, diğer gelişimsel, psikiyatrik
veya nörolojik istifleme davranışından ayırmak için kullanılmaktadır. Birincil istifleme davranışı;
kişinin nesneye duyduğu aşırı duygusal bağ ile onu kaybetmeye karşı duyduğu abartılı korkuları
ile ortaya çıkmaktadır.Bu durum kişinin ve yakın çevresinin yaşam kalitesini etkileyen ve kişinin
işlevselliğini bozan bir halk sağlığı sorunudur. Doğası gereği kişinin yaşam alanını kısıtlayan
evini kullanmasına engel olabilen bir durumdur. Kişinin günlük aktivitelerini engelleyebileceği
gibi ciddi sağlık sorunlarına da sebep olabilmektedir (enfeksiyonlar, böcek sokmaları vb.). Pek
çok kişiye göre değersiz nesneleri biriktirirler; eski dergi ve gazeteler, eski mektuplar, giysiler,
postalar, pişirme kapları, promosyon ürünler, çöpler vb. Biriktiriciler sahip oldukları şeyleri
atmak düşüncesine karşı dahi yoğun bir stres hissederler. Bu durum sadece kendiyle sınırlı
kalmamakta özellikle yakın çevreleri içinde zorlayıcı olabilmektedir.
Biriktiriciler; pek çok kişi tarafından gereksiz ve değersiz bulunan nesneleri biriktirmektedirler.
Bu biriktirme davranışı koleksiyondan farklıdır çünkü biriktiricilerin nesneleri tek çeşit ya da
sadece ilgi duydukları şeyler olmamaktadır. önemsiz her şeyi biriktirebilirler, promosyonlar,
çöpler bazen kendilerine ait olayan kataloglar, postalar sokakta buldukları varil, teneke, plastik
şişe gibi nesneler de olabilmektedir. Biriktirme davranışları erken yaşlarda yaşamlarını çok fazla
kısıtlamadığı için fazla dikkat çekmeyebilir ancak, yaş ilerledikçe davranışta artış
gözlemlenmektedir. Biriktiricilerin yaadıkları dağınıklık ve karmaşa fiziksel ve ek ruhsal
hastalıklara ve toplumsal ve mesleki işlevsellikte bozulmalara da neden olabilmektedir.
DSM-5 ‘ göre biriktiricilik bozukluğu tanı ölçütleri şu şekildedir;
Gerçek değeri ne olursa olsun, sahip olduklarını elden çıkarmakta ya da onlarla ilişkisini kesmekte sürekli olarak güçlük çekme.
Bu güçlük, söz konusu nesneleri saklamanın gerekliliği algısından ve onları elden çıkartmanın yarattığı sıkıntıdan kaynaklanır.
Sahip olduklarını elden çıkarma güçlüğü, bu nesnelerin birikmesi ile sonuçlanır, dolayısıyla bunlar yaşam alanlarını kaplar, ortalığa yığılır ve büyük ölçüde kullanım amaçlarından uzaklaşır. Yaşam alanlarında bir yığıntı yoksa, bu ancak üçüncü kişilerin (örn. Aile bireyleri, temizlikçiler, yetkili kişiler) girişimleri ile sağlanmıştır.
Biriktiricilik, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili ya da önemli diğer
işlevsellik alanlarında (kendisi ve başkaları için güvenli bir çevreyi sürdürmeyi de kapsar)
işlevsellikte düşmeye neden olur.
Biriktiricilik, başka bir sağlık durumuna bağlanamaz .
Hastalarda bu durum farklı seyredebilmektedir.
Aşırı edinme ile giden; sahip olduklarını elden çıkarmakta güçlüğe,gereksinilmeyen nesneleri aşırı edinme ya da artık yaşanacak bir boşluk kalmaması durumunun eşlik etmesi
İçgörüsü iyi ya da oldukça iyi; kişi, biriktiricilikle ilgili inanışlarının ve davranışlarının (nesneleri elden çıkarmakta güçlük çekme, yığma ya da aşırı edinme ile ilgili olarak) sorunlu olduğunun ayrımındadır.
İçgörüsü kötü; tersi kanıtlar olmasına karşın, genelde kişi, biriktiricilik ile ilgili inanışlarının ve davranışlarının sorunlu olmadığına inanır.
İçgörüsü yok/sanrısal inanışlar; tersi kanıtlar olmasına karşın, kişi, biriktiricilikle ilgili inanışlarının ve davranışlarının sorunlu olmadığına tam olarak inanır.
Biriktirici kişiler duygusal, düşünsel ve davranışsal olarak rahatsızlık içerisindedirler.
Sahip olduklarını gerçek değerine bakmaksızın elden çıkarmakta sürekli zorlanırlar.
Sahip olduklarını aşırı bağlıdırlar başkaları tarafından dokunulmasına veya ödünç alınmasına dahi tepki gösterebilirler.
Evin tüm alanlarında eşya görmek mümkün olabilmektedir (lavaboların içi, küvet, merdivenler, kapı önü vb.)
Yaşam alanlarını tıka basa doldurarak işlevselliğini yok edebilirler (örn: mutfak yemek yapılamaz durumda olabilir)
Yığınla gazete, dergi,posta, e-posta istifleyebilirler
Çöpleri ve lüzumsuz şeyleri istifleyebilirler (örn: lokantadan kürdan, peçete, pet vb.)
Bu kişiler günlük rutin işlerini planlamakta ve karar almakta zorlanabilirler, az ya da hiç sosyal
etkileşim halindedirler, eşyaları atmak ya da düzenlemek yerine bir yığından diğerine taşıyarak
işlevsel eşyaları da kaybedebilirler ve genellikle yaşam alanlarının yığınla dolu olmaması aileleri,
yakın arkadaşları ya da temizlik personeli sayesindedir.
Psikoterapi ile Biriktiricilik Bozukluğu Tedavisi
Bilişsel Davranışçı Terapi’nin hastalar üzerinde iyileştirici etkisi olduğuna dair çalışmalar bulunmaktadır.
Temelde kişinin onları istifleme davranışına zorlayan nedenleri anlamaları, karar verme becerilerini güçlendirmeleri ve ilişkisel becerilerini geliştirebilmeleri hedeflenmektedir. Tedavi kapsamında kişinin biriktirdiği şeylerin önemli bir kısmından kurtulması ve belli sayıdaki biriktirdikleri ile yaşama becerilerini geliştirmesi yer almaktadır.
Bilişsel davranışçı yaklaşımın tedavi teknikleri ise; psikoeğitim, motivasyonel teknikler, bilişleri yeniden yapılandırmaya yönelik bilişsel teknikler, beceri eğitimleri, yüzleşme (biriktirmeme ve kurtulabilme durumları ile), tekrarlamayı önleme gibi tedavi basamakları kullanılmaktadır.
Biriktiricilik bozukluğu tedavisinde kişinin hastalığının varlığını kabul etmesi ve tedavi motivasyonu oldukça önemli olmaktadır. Ancak hastaların çoğunda bu içgörü yoktur genellikle yakın çevreleri bazen de komşuları tarafından tedavi için ikna edilirler.